17 Nisan 2011 Pazar

Sergi: "...ve görülecek diğer şeyler " / bandrolsüz#3

Dün "...ve görülecek diğer şeyler " adlı serginin açılışına gittim.
Sergi alışılmışın tersine, oldukça farklı bir mekandaydı. 
Yeri itibariyle de, kötü başlayan cumartesi sabahıma renk katıp moralimi yerine getirdi biraz. Fotoğrafları gördükten sonra da gelmekle doğru bir hareket yaptığımı farkettim..
Sergi, Unkapanı'nda bulunan İMÇ çarşısı 5. blokta. 
Kendilerini bağımsız güncel sanat mekanı olarak tanımlayan mekanın adı, çarşıdaki her dükkanın sahip olduğu numaraları kullanmayı tercih etmiş ve sade bir şekilde 5533 olarak tanımlamış kendini.
Hal böyle olunca ve ben galeri adreslerini yazdığım kağıdı evde unutunca başladım 5.blokta dolanmaya. Daha sonra anne yardımıma koştu ve söyledi adresi. Ancak kağıda da 5333 şeklinde geçiren ben, yalnızca bir kumaş dükkanı bulabildim önce. Daha sonra yardım etmeye pek meraklı halkımız sağolsun (sormadığım halde casusvari bir şekilde birbiriyle haberleşip bana bir şeyler anlatmaya çalışan 5 kişi), arkamdan koşan çaycı bana doğru yeri gösterdi. 
Bu sırada Beril'le de konuşup doğru numarayı öğrendiğim için çaycıya güvendim ve yeri buldum.
Küçük maceramı anlattığıma göre artık sergi hakkındaki görüşlerimi yazabilirim.


fanzinleri incelerkenki bir fotoğrafımı buldum:)


Sergide Alphan Nukan, Aslı Narin, Eylül Aslan, Irmak Altıner, Mert Şahbaz isimli sanatçıların fotoğrafları bulunuyordu.
Tabi sergi açılışlarına genelde eş-dost geldiği için, eğer ki sanatçıları sima olarak tanımıyorsanız bulmakta zorluk çekebiliyorsunuz.
Neyse ki ben birini fotoğrafları hakkında yorum yaparken farkettim ve konuşabildim. (az önce bir başka sergi açılışı hakkında yazdığım yazıyı etiketledim ancak bu açılış öyle değildi. Gayet samimi ve hoş bir ortam. İnsanlar da konuşulabilirdi. Belki önceki de öyleydi ve yalnızca benim önyargımdı. Bilemiyorum...)
Özellikle de merak ettiğim bir fotoğrafın sahibi olduğundan konuşup merak ettiklerimi sorabildim. 


Bahsettiğim sanatçı, Eylül Aslan. 
Ne yazık ki takıldığım fotoğrafı  Eylül'ün flickerında bulamadım. Aynı şekilde takılma sebebim olan Jean Mohr'un fotoğrafını da bulamadım. 
Şu sıra okuduğum 'anlatmanın başka bir biçimi'  (kitap değerlendirmesi daha sonra gelecek) adlı kitaptaki Jean Mohr'un ağaç arkasındaki adamına çok benziyordu (ileride tarayıp koyarım unutmazsam). Bu nedenle o fotoğrafı daha önce görüp görmediğini, gördüyse ne gibi bir düşünceyle çektiğini merak ettim.
Tabi sorum nasıl bir hissiyatla bu fotoğrafı çekmiş olduğuydu... :) Daha sonra da diğer fotoğrafı tanımladım.
Eylül'ün fotoğraflarında genel bir 'kesiklik' var. Fotoğrafta insan varsa onun kolunu bacağını kesmek, veyahut yüzünü gizlemek, bir şekilde tamamını göstermeme durumu mevcut.
Bunu yapmasının nedeni ise, özellikle Türkiye'deki insan profiline ve toplum baskısına gönderme yapmakmış. Kişilerin gerçek kimliklerini gizlemeleri, toplumdan gelebilecek tepkiler veya başka çekincelerle kendilerini tam olarak ifade edememeleri, istedikleri gibi davranamama ve istediklerini giyememe vb. durumlara göndermeler... Kişiler kendini saklıyor, 'tam' değiller hissiyatıyla fotoğralarında da yüzleri örtüyor, modellerini yarım gösteriyor.

Aşağıda Eylül'ün sergide olan birkaç fotoğrafını paylaşıyorum. Ama ağaç arkasındaki adam için gitmeniz gerek :)   






Diğer sanatçılarla konuşma fırsatı bulamadım. Biraz da sıkışık bir günüm olduğu için aramadım açıkçası.


Mehmet Şahbaz fotoğraflarını eski, birbirinden farklı ve değişik boyutlarda vintage tarz çerçevelerde sergilemeyi tercih etmiş. Fotoğrafları hoşuma gitti. Abartısız, basit ve sade, sıradan anlardı. 


Irmak Altıner'le de konuşmayı isterdim. Hem fotoğrafları hem de sergileme tarzı ilginçti çünkü. 
Baskıyı alüminyum lama üzerine yaptırmayı seçmiş. Ve sanırım bununla ilk defa karşılaştım. S/B fotoğraflarla iyi bir uyum içerisindeydi, hoşuma gitti.


Uzun zamandır çağdaş sanata maruz kalan bünyem için iyi bir aydınlanmaydı.
Fotoğrafçıların çalışmaları ve seçkilerin bağımsız oluşu, bununla birlikte her sanatçının kendinden birşeyler katarak fotoğraflarını sıradan sergilerin tersine farklı şekillerde sunması da renk katan bir başka unsurdu.
Serginin ayrıntılarını buradan görebilirsiniz. 
Gidip görmenizi tavsiye ederim.


*Ed Kashi ile söyleşi hakkında yazı da yakında gelecek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder