20 Nisan 2011 Çarşamba

Ed Kashi söyleşisinin ardından

Geçen cumartesi Galata Fotoğrafhanesi'nde olacak Ed Kashi söyleşisine gittim.
Basın fotoğrafçılığının önemli isimlerinden olan Ed Kashi aynı zamanda VII Ajansı fotoğrafçılarından.


Kısa bir sohbetin ardından Ed Kashi kendi fotoğraf projelerini ve çoklu medya çalışmalarını gösterdi.
Kendini 'hikaye anlatıcısı' (story teller) olarak tanımlayan Ed Kashi yalnızca fotoğraf çekmiyor. Hikayesini anlatmak için elinden gelen herşeyi yapıyor, farklı teknikler kullanıyor. 
Aynı zamanda video çekip, ses de kaydettiğini, çalışmalarına ihtiyaç olduğunda başkalarının da dahil olduğunu ekliyor.


Fotoğraf üzerine yapılan çoklu medya çalışmalarını başarılı oldukları sürece seviyorum (ör: Magnum in motion). Ed Kashi'ninkileri de beğendim. Ama aynı zamanda bir huzursuzluk da yarattı.
Sanırım bunun nedeni, şu zamana kadar izlediğim çoklu medyalara benzemiyor oluşuydu.
Bir olayı/anı/eylemi anlatmak için bir veya iki fotoğraf kullanmak yerine, arka arkaya çekilmiş 7-8 belki 10 fotoğraf vardı kimi çalışmalarında.
Bu da biraz korkuttu beni. 


Ed Kashi hikaye anlatmak istiyor. Eskiden de yazar olmak istiyormuş. Ancak bu konuda başarısız olduğunu farkedince hemen yön değiştirmiş ve fotoğrafa yönelmiş. 


Onun için önemli olan anlatabilmek.  Söyledikleri ile çalışmaları birbirini tutuyor.  
Bu doğrultuda hangi teknikleri kullandığı pek de önemli değil aslen. Yine de sürekli görüntü bombardımanına tutulduğumuz günümüzde bu durum beni endişelendiriyor.


Çoklu medya - fotoğraf karşılaştırılması yapıldığında, çocuklarını örnek gösterdi.
Bir gün kendi çocukları ve çocuklarının arkadaşlarını alıp bir müzeye götürmüş. Çocuklar müzedeki fotoğraflara bir dakika olsun odaklanamamışlar. Ancak müzenin bir başka bölümünde gördükleri hareketli/akan görüntüler hemen dikkatlerini çekmiş ve uzun süre ilgilenmişler.


Kendisi bu durumu eleştiriyor mu tam olarak anlayamadım. Konuşurken daha çok durum analizi yapar gibiydi. Bir nevi "elimizdeki bu bu" şeklinde bir yaklaşımdı sanki.
Fotoğrafa, durağan olana ilgi azaldı. Artık çağ teknoloji çağı, hız çağı, televizyon izlenilen çağ.
"Ondan eğer kişiler fotoğrafa bakıp anlamıyorlarsa, düşünmüyorlarsa, zaman harcamak istemiyorlarsa, onlara ne olursa olsun hikayeyi anlatmak için başka yöntemlere başvururum ben de." der gibiydi.
Teknolojinin sürekli olarak geliştiği bir zamanda yaşadığımızı ve eğer bu akışa uyum sağlamazsak yalnızca dışında kalınacağını ve yine her şeyin akıp gideceğini söyledi.


Bunun üzerine sessiz kalmam mümkün değildi. Tabi burada konuşulanların bir kısmını iletiyorum ancak genel kafa yapısı olarak Kashi'yle çok farklı değiliz. 
Yine de çoklu medya ve akan görüntüler ile bu hıza uyum sağlamış oluyor ve bu da bahsettiğim görüntü bombardımanına bir katkı gibi geliyor.


Fotoğraf yavaştır.
Fotoğraf düşünmeni ister. Emek ister. Yavaşlık ister.
Fotoğraf hissetmeni ister ve hissettirir.
Ondan,
vurucudur. Kalıcıdır. Büyülüdür.


Akan görüntü ise, o an belki büyüler. Belki etkisi bir saat veyahut gün boyu sürer. Ancak durağan olan fotoğraf kadar kalıcı değildir. Uçaar, gider.


Elimden geldiğince bunları anlatmaya çalıştım. O da geçmişten örnekler verdi.


Vietnam Napalm Girl, Nick Ut 


Nick Ut'un 'Vietnam Napalm Girl' ve Eddie Adams'ın 1968'de Vietnam'da çektiği kafasına kurşun sıkılan adam fotoğrafları, tarihe damgasını vuran fotoğraflardandır.
Bu fotoğraflar çekilirken aynı zamanda kameralar da varmış. Ancak hiç kimse o görüntüleri(videoları) hatırlamıyor.
Hatırlarda kalanlar yalnızca fotoğraflar.
Etkileyici,
vurucu olanlar.


Vietnam Execution, Eddie Adams


Kashi de farklı düşünmemesine rağmen insanların ilgisini çekebilmek uğruna yöntemin çok önemli olmadığı kanısında sanırım.


Bana kalırsa çoklu medya ve fotoğraf çok farklı alanlar. İkisi arasında bir tercih yapmak gereksiz.
Tek çekincem herşeyin böyle hunharca tüketildiği çağımızda fotoğrafın biraz daha değer görebilmesi ve kalıcı olması.


Ed Kashi'nin web-sitesinden çalışmalarını görebilirsiniz: http://www.edkashi.com/
VII Ajansı: http://www.viiphoto.com/feature.html
http://assets.aarp.org/external_sites/caregiving/multimedia/LifeWithHerbie.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder