19 Mayıs 2011 Perşembe

Atölye: Silva Bingaz ile Fotoğrafta Kişisel Bakış Oluşturma

Silva Bingaz ismini bu sene düzenlediğimiz fotoğraf günlerinde duyduğum başarılı bir fotoğrafçı (başarılı bir kadın fotoğrafçı değil, yalnızca başarılı bir fotoğrafçı).
2000'den beri fotoğrafla uğraşıyor. 
Kıyı, Beyan ve Japonya gibi fotoğraf serileri var. Bunlar internet sitesinden incelenebilir.


Dediğim gibi, Silva Bingaz'la tanışmam biraz geç oldu. İsmini duyalı yalnızca bir iki ay oldu. 
İşlerini inceledim. Ancak ne yalan söyleyeyim, bilgisayar ekranından baktığım fotoğraflar her zaman yeterli etkiyi bırakmıyor üzerimde.
Sanırım bunun biraz da web-tasarımla ilgisi var.  Tabii bir sergide basılı halini incelediğiniz fotoğrafla, laptop ekranından baktığınız fotoğrafların yarattıkları etkiler arasında dağlar kadar fark var.
Harcadığınız zaman, ortam, ruh hali... Hepsi değişiyor.
Her neyse, Silva fotoğraf günlerine ilk geldiğinde fotoğrafları perdeye yansıtılmış halde gördüğümde daha çok etkilendim. Daha iyi odaklanıp, daha iyi bir büyüklük ve çözünürlükte görmek büyük etken.                                   
Özellikle Beyan projesini çok beğendim. 
Japonya projesine ait, internette ve başka bir yerde bulunmayan fotoğrafları da görebilmek güzel bir ayrıcalıktı.


Gelgelelim atölyeye. Bugün atölyenin ikinci günü. Ben de tembellik yapmadan, sıcağı sıcağına izlenimlerimi yazmak istedim.
Bugünün benim için bir önemi var. Aslında bir milat bile olabilir. Çünkü ilk defa pek çok kişiye fotoğraflarımı gösterdim. Vivian Maier ile ilgili yazımı tamamlayıp yazdım mı, hatırlayamıyorum. Ancak onun fotoğraflarını sergilemeyişini pek çok kişi hayretle karşılarken, bu bana çok normal gelmişti.
Çünkü ben de sergilemiyordum. Genellikle yalnızca çekmem, çekip bir yere koymam. Yalnızca çekilmiş olması, bulunması yetiyordu.
O bende değildi, dışıma çıkmıştı artık. Benden çıkmıştı. Başka nedenleri de vardı. Sürekli değişen, eklenen ve eksilen nedenler.


Atölyeye geri dönelim.
Silva dün bir ödev verdi: OTOPORTRE.
Benim içinse otoMORTre oldu. Adeta 'mort'ladım çünkü. Kendimi anlatmak/yansıtmak bir kenara, tam zıttı bir karakter gibiydim gösterdiğim iki fotoğrafta da. Silik, belli belirsiz, korkak, yarım.
Son zamanlarda 'insan' fotoğrafımdan hepten çıkmışken (Bu uzun ve başka bir konu, bir başka yazıya), bir de kendimi çekmek ne kadar korkunçtu öyle.
Haliyle kısa ve net "olmamış" yorumunu aldım. Şaşırmadım, olmamıştı.
Asıl milat olansa bir süredir çektiğim bir projemi göstermiş olmam. Bir de yeni başladığım, kendi kendiliğine oluşan bir projeyi...


**
Çekme konusunda da tembelim (ya da tembeldim. Biraz sıkıştırılmak iyi geldi, bir kaç gündür çekiyorum en azından. Umarım ki devam eder). Bu nedenle düşündüklerim de hep yarım kalmakta. Beğensem bile sergileme ihtiyacı duymamaktayım çoğu zaman. Sorun biraz mükemmelliyetçilik kaynaklı olabilir.
Silva fotoğraflarıma baktıktan sonra bir tarzım olduğunu ve yaptığım seçkinin kendi içinde bir bütünlüğü olduğunu söyledi. Çok büyütmüyorum ancak bu benim için önemliydi. Bir tarzım olduğunu duymak falan. Ben farkında değildim açıkçası o tarzın. Fotoğrafımda benim farketmediklerimi gösterdi bana. Bu nedenle minnetarım. Bir de Jeff Wall'a benzetti, haydin hayırlısı diyoruz.


Atölye dört gün sürecek. Önümüzde iki gün daha var. Bu süre içinde yoğun olarak fotoğraf çekmemizi ve getirmemizi istedi. Bakalım. Fotoğrafla ilgili ödevlere kısmen daha sadığım.
Haftaya beş gün beş finalim var. Umarım derslere de yeterince sadık kalırım.


*Sağ üst köşedeki fotoğraf Silva Bingaz'a ait bir otoportre, kıyı serisinden.
**Silva Bingaz'ın Beyan serisinden bir fotoğraf. Beyan'ın çocuklarından biri.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder