26 Şubat 2011 Cumartesi

Fotoğraf ve tüketim

Bugün eve geldiğimle kardeşimle yaşadığım dialog üzerine bu yazıyı yazma ihtiyacı hissettim.
Aslında uzun zamandır tüketimle ilgili birşeyler yazmak/üretmek istiyorum. Bu ne derece bir üretim olacak tartışılır.
Aramızda şöyle bir konuşma geçti.
Eve geldim, biraz geççe.
Negatiflerimi taradığımı, içinde onun da olduğu güzel fotoğraflar olduğunu söyledim. Açıkçası kardeşim bana oldukça problem çıkartıyor fotoğraf konusunda.
Ben sevdiğim insanları çekmek istiyorum en çok. En çok onları gözlemlemeyi, belgelemeyi seviyorum. En çok hatırlamak istediğim, en sevdiğim insanları...
Ama kardeşimin ruh haliyle birlikte kendisini çekmemi isteyişi değişiyor. Aklımda kaldığı kadarıyla, genelde itiraz ediyor. Ne kadar farkettirmemeye çalışsam da...
Özellikle de son dönemlerde filmli makineye karşı bir tavır aldı.
"Yeter abla çekme! Zaten göremiyoruz." şeklinde.
Evet, tamam. Haklı olabilir bazı konularda, yaz boyunca tembel davrandım bu konuda.
Çektim, yıkamadım.
Yıkadım, taramadım vs.
Ama bugün eve geldiğimde bana söylediği üstünden çok zaman geçtiğiydi. Sanki üstünden çok zaman geçti diye o fotoğraflar değersizleştiler. Sanki artık önemleri yoktu. Belki çok düşünmeden söyledi, öyle demek istemedi. Aslında biraz da huzursuzdu. Başka bir olay üzerine fotoğrafa patladı. Olabilir.
Ama yalnızca oniki yaşındaki kardeşim değil, yirmisindeki veyahut kırkındaki insan da aynısını söylüyor şu sıralar.
Hemen istiyorlar!
Hemen görmek istiyorlar! Hemen görmeleri GEREK! Hemen olması GEREK!
GEREK
GEREK
REK
REK
.
Bekleyemiyorlar ki o fotoğraf, o an değerlensin. Aranızda ilişki oluşsun, sağlamlaşsın.
Ona emek harcamanı bekleyemiyorlar.
Sen onu bir süre yaşa, merak et, arzula, heyecanlan.
Hisset, istemiyorlar...
Artık hemen tüketmek istiyor insanoğlu. Hemen yesin, hemen gitsin, kahvesini eline alsın yolda içsin.
ZAMANdan kazansın, başka şeylerden kaybetsin.
Acaba biliyor mu neleri kaybediyor? Neler kaybetmeye devam ediyor...
Yavaşla, dur birazcık.
Bir dön bak etrafına.
Neler oluyor?
Biri gülümsedi sanki. Bir yerlerden müzik sesi geliyor.
Bir koku, güzel veyahut kötü.
Suratına çarpan rüzgar, üşütüyor belki seni. Ama hissediyorsun değil mi?
Yaşadığını hissediyor musun?
Anlıyor musun yaşadığından birşey?
Anlıyorsan ne güzel.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder