9 Ekim 2011 Pazar

Ne var ne yok

Sezon başının etkileri hala sürmekte. Her ne kadar eylül ayının yoğunluğu olmasa da ekim de dolu dolu geçiyor. Hemen hemen her gün bir sergi açılışı, bir etkinlik var.
Ben de bu sırada açılıştan söyleşiye yetişmeye çalışırken yazmaya fırsat bulamadım. Sanıyorum ki onca şeyi yazmam da kolay olmayacak. Bu nedenle en azından gittiğim ve ilgimi çeken bir kaç etkinliği isim olarak paylaşıyorum ki kaçırmadan gidip görebilin.



Ali Taptık - Deployment
Ali Taptık, "Deployment" sergisinde, 2004-2011 tarihleri arasında çektiği fotoğrafları seri, kitap, yerleştirme gibi yöntemlerle bir araya getiriyor. Aynı anda farklı seriler üzerinde çalışmayı tercih eden sanatçı bir faaliyet raporu niteliği taşıyan sergisinde görsel hikâye ve denemelerinde bulunduğu noktayı ifade ediyor.
 Taptık, bu sergiyi alışılmışın aksine üretimi için bir bitiş değil başlangıç noktası olarak görüyor. Serilerin birbiri ile karıştığı, çok yönlü ilişkiler oluşturduğu bu sergi seyirciyi bir nevi sanatçının özel çalışma odasına taşıyarak, iki taraf için de kuralların yıkılmasına ve beklentinin “olması gereken” kalıbının dışına taşarak tartışmaya davet ediyor.
“Deployment” sergisinde yer alan işler  “Teğet”, “Probe”, “Bir Bitki Örtüsüne Doğru” ve “Meridyenler” başlıkları altında toplanıyor. “Teğet” Taptık’ın son 7 senedir üzerinde çalıştığı çoğunlukla seyahatlerde çektiği şip-şak fotoğraflardan oluşan yeni kitabının ön çalışması niteliğinde.   “Probe”, farklı fotoğrafik dillerin bir arada kullanma denemesi olarak ortaya çıkan, detaylı bakış, yakınlaşma-uzaklaşma, bütün ile parçalarının arasındaki ilişkiyi irdeleyen bir seri. Görsel araştırma, hatta bir nevi kataloglama olarak ortaya çıkan kentteki bitkilere yakından bakan “Bir Bitki Örtüsüne Doğru” adlı çalışmayı ise Taptık ileride biyolog, botanikçi ve peyzaj mimarlarının yazıları ile zenginleştirerek ansiklopedik bir kitap olarak yayınlamayı planlıyor. Serinin ismi Le Cobusier’in “Bir Mimarlığa Doğru” kitabından esin alınmış. Son olarak, “Meridyenler” Henry Miller’in ‘Oğlak Dönencesi’ kitabının Türkçe basımının yayınlanma hikâyesinden beslenerek sansüre karşı başarılı ve kollektif bir duruşu hatırlatmayı amaçlıyor.
Türkçe’de, “belirli bir amaç için konuşlanmak, yayılmak, kullanılmak” anlamına gelen ve "mevzilenme" ve "intikal" kelimeleriyle Türkçe’ye cevrilen ‘deployment’ başlığı Taptık’ın sergisinde tam da bu sözlük anlamını karşılıyor. Farklı kurgular ve yapılarla bir araya getirilmiş fotoğraflardaki anlatımlar, imajın ötesinde sergideki konum ve sunuş biçimleri ile de şekilleniyor. “Deployment” 15 Ekim’e kadar x-ist’de görülebilir.




Rasha Kahil- In your Home
Özellikle fotoğraf işlerini sergilemeyi tercih eden galerilerden biri olan The Empire Project bu sefer, daha önce de işlerini sergilediği bir sanatçı olan Rasha Kahil'in 'In Your Home' adlı serisini bulunduruyor.

The Impossible Space / İmkansız Mekan 
RecCollective'in işlerinden oluşan İmkansız Mekan adlı sergiyi bienal süresince Han 38 adlı geçici galeride görmek mümkün. 
Sergi boyunca GAPO ve Bandrolsüz'ün çalışmaları görülebilir.
(www.bandrolsuz.org, www.gapo.org)
Bilinmezi tanıdık kılma arzusuyla haritalar çizmek, güzergahlar oluşturup, mahalleler kurmak... Mekanı gözlemlenebilir bir düzene yerleştirmek için yaşam alanlarını bölmek, sistemlerle gözetlenebilir kılmak... "Bir yerin" bilinmezliğini, ürkütücülüğünü yok edip bize dair bir mekan olması için bir çaba...
Bu, RecCollecive'in alan ve mekan kavramları üzerine iş ürettiği bir sergi. Etrafa yönelttiğimiz bakış ve bunun fotoğrafa yansıyışı; mekanda ilerleyişimizin geride bıraktığı izler gibi... Görüntü, bazen bakanı çevreden ayıran, tanımlanmış ile bilinmez arasında sonsuz sayıda alternatif üreterek "aşina mekan" tanımlarını yeniden kuran bir sınır gibidir...
Avrupalı Kadınlar
Avrupalı Kadınlar sergisi 21 Ekim'e kadar Tütün Deposu'nun ek binasında görülebilir.
Pek çok kadın sanatçının işlerinden oluşan bu sergiyi mutlaka görmenizi öneririm.
Fransız sanatçı ve Paris merkezli Atelier Reflexe’in yöneticisi Véronique Bourgoin, Avrupa Komisyonu tarafından desteklenen AB Kadınları projesini altı Avrupalı ortak ile birlikte yürütüyor. “AB Kadınları” adlı sergide, tanınmış Avrupalı sanatçıların ve fotoğrafçıların işleri yer alıyor. Fotoğrafçılar, Avrupa’daki kadınlar hakkında görüşlerini belgelemek üzere 2006 yılında Paris’te Atelier Reflexe’de buluştular. Bu sergi, Avrupalı kadınlar ve onların 21. yüzyılla ilişkilerinin farklı yaklaşımlarla oluşturulmuş temsillerini içeriyor. Proje, Fotohof-Avusturya tarafından derlenen bir kitap olarak yayımlandı ve 2007 yılından beri dünyanın farklı yerlerindeki festivallerde, kurumlarda ve müzelerde sergilendi. Sergiye Türkiye’de ilk defa Anadolu Kültür, Tütün Deposu Ek Bina’da ev sahipliği yapıyor.
GFI– Yerli Göçmen
Kısmen yeni, bağımsız bir fotoğraf oluşumu olarak tanımlayabileceğimiz Genç Fotoğraf İnsiyatifi genç fotoğrafçıları destekleyebilmek için tamamen kendi imkanlarıyla sergiler açmaya çalışıyor.
İkincisini açtıkları sergi için seçtikleri genç isimse Alper Dutkin.

Galata kulesine yakın olan Tatar Bey sokakta bulunan GFİ'nin yeri oldukça sıcak ve samimi bir mekan. Sergideki fotoğrafları daha büyük boyutlarda da görebilmeyi dilerdim ancak imkanları kısıtlı olduğu için yapabilecek bir şey yok. Belki ileride destek olacak başkaları, güzel ve bonkör sponsorları da olur :) 
Alper’in “Yerli Göçmen” projesiyle ilgili cümleleri şöyle:
2004 yılında Üniversite eğitimi için İzmir’den Çanakkale’ye geldim. 2006 yılında ilk fotoğraf makinemi edindim. Fotoğraf çekmeye başladığımda, özellikle Roman mahallesi üzerine fotoğraf çalışması yapmayı planlamamıştım. 2007 yılında, Çanakkale sokaklarında dolaşırken yanlışlıkla girdiğim Fevzipaşa mahallesinde çay içmek için bir kahvehaneye davet edildim ve ilk hatıra fotoğraflarımı çektim. Daha sonra fotoğrafların çıktılarını alıp götürdüm ve çalışmam kendiliğinden başlamış oldu. Böylece ben Fevzipaşa’da olmayı, burayı fotoğraflamayı sevdiğimi anladım ve gitgide bu muhitte daha fazla vakit geçirmeye başladım. Fevzipaşa’yı , en başından beri neredeyse hiçbir yabancılık çekmeden fotoğraflıyorum. Bunda on yedi yılımı geçirdiğim Gültepe’nin İzmir’in nam salmış Roman Mahallesi Kuruçay’ın komşusu olmasının da etkisi büyük. Yerli Göçmen çalışması; benim fotoğrafa bakış açımın değişiminin hikayesi de diyebiliriz. Yerli Göçmen , geniş zamana yayılan bir çalışma olduğu için , fotoğrafla ilgili gelişen ve değişen bakış açım da çalışmama yansıdı. Örneğin İlk yıllarda fotoğraflandığının farkında olan insanları çekmekten kaçınıyordum ayrıca içinde insan olan fotoğraflara yoğunlaşmıştım. Daha sonra bunu aştım ve portreler çalışmaya, içinde insan olmayan karelerle de ilgilenmeye başladım.Yerli Göçmen çalışmamı belli bölümlere ayırdım ve o bölümleri tamamlamaya çalışıyorum. Çalışmayı düşündüğüm tüm bölümleri tamamlasam da , bir gün Çanakkale’den ayrılsam bile, Fevzipaşa mahallesini ziyaret edip burayı fotoğraflamaya ve orada olmaya devam edeceğim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder